MALİ TATİL DÜZENLEMESİNİN YARGISAL SÜRELERE ETKİSİ
5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1'nci maddesinin birinci fıkrasında her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) mali tatil uygulanacağı, Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, mali tatilin Temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden itibaren başlayacağı, üçüncü fıkrasında ise Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken muhasebe kayıt, bildirim süreleri ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma sürelerinin mali tatil süresince işlemeyeceği; belirtilen sürelerin mali tatilin bitiminden itibaren tekrar işlemeye başlayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Söz konusu maddenin uygulanmasına ilişkin olarak düzenlenip, 30.06.2007 günlü 26568 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Sıra No.lu Mali Tatil Uygulanması Hakkında Genel Tebliğ'in Mali Tatil Nedeniyle İşlemeyen Süreler başlıklı 5. maddesinin 3 işaretli bendinde ikmalen, re'sen ve idarece yapılmış olan tarhiyatlara karşı mükelleflerin dava açma süresinin, vergi ve ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün olduğu, dava açma süresinin mali tatile rastlaması halinde sürenin mali tatil süresince işlemeyeceği açıklanmıştır
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma sürelerinin mali tatil süresince işlemeyeceği, tatil süresi içerisinde gerçekleşen vergilendirmeye ilişkin tebligatlarda sürenin mali tatilin bitiminden itibaren başlayacağı anlaşılmaktadır.
1- Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkındaki 5604 sayılı Kanun ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, belli sürelerde yapılması gereken vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma sürelerinin mali tatil süresince işlemeyeceği tatil süresi içinde gerçekleşen vergilendirmeye ilişkin tebligatlarda sürenin mali tatilin son gününde işlemeye başlayacağı açıktır.
Nitekim Danıştay 4.Dairesi 01.02.2012 tarih ve 2011/ 9645 Esas-2012 / 183 Karar sayılı ilamında bu hususa vurgu yaparak; teminat isteme yazısı mali tatil süresi içinde 4.7.2011 tarihinde tebliğ edilmiş olup dava açma süresi henüz başlamadığından bu tarihte mali tatil süresi içerisinde kaldığından dava açma süresinin başladığının kabulü mümkün olmadığına hükmetmiştir.
2-Yine mali tatilin bitimi olan 20 temmuz tarihi adli tatilin başlangıç tarihi olup dava açma sürelerinin bu tarihlere denk gelmesi halinde sürelerin adli tatilin (ara vermenin) sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacağı kuralının da gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Nitekim Danıştay 4.Dairesi 15.06.2015 tarih ve 2014/ 7359 Esas-2015 / 3338 Karar sayılı ilamında bu hususa vurgu yaparak; temyiz konusu mahkeme kararının 04.06.2014 günü tebliğ edildiği, otuz günlük temyiz süresi geçtikten sonra 15.07.2014 günü temyiz edildiği gerekçesiyle temyiz isteminin süreaşımı nedeniyle reddedilmiş ise de, 5604 sayılı Kanunun 1. maddesinin 3. fıkrası uyarınca dava açma sürelerinin mali tatil süresince işlemeyeceği, belirtilen sürelerin mali tatilin bitiminden itibaren tekrar işlemeye başlayacağı yolundaki düzenleme dikkate alındığında temyiz süresinin son gününün mali tatilin içinde olan 04.07.2014 tarihi olması nedeniyle mali tatilin son günü olan temmuz ayının 20. gününe kadar uzayacağı, yine bu tarihte adli tatile rastlaması nedeniyle adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılacağından, davacının 15.07.2015 günü yaptığı temyiz başvurusunun süresinde olduğu anlaşıldığından, temyiz talebinin süre yönünden reddeden mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmediğine hükmetmiştir.
Danıştay 3.Dairesi aksi bir görüşle eski bir tarihli kararında ise mali tatilin temyiz süresinin işlemesine engel olmayacağına, mali tatilin dava açma süresine etkisinin bulunduğuna hükmetmiştir.
Danıştay 3.Dairesi 30.09.2009 tarih ve 2009/ 4122 Esas-2009 / 2814 Karar sayılı ilamında mükelleflerin vergiyle ilgili işlemlerini takip eden 3568 sayılı Yasa'ya tabi meslek mensuplarına yoğun şekilde ihtiyaç duyulan dönemlerde, bu meslek mensuplarının yeterli ölçüde dinlenmelerinin temin edilmesi amacıyla kanunla öngörüldüğü anlaşılan mali tatil süresince, 5604 sayılı Yasa'da açıkça vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma sürelerinin işlemeyeceği de kurala bağlanmış iken benzer şekilde bir hükmün öngörülmediği temyiz başvurusuna ilişkin sürenin de işlemeyeceği sonucuna ulaşmaya olanak bulunmadığına hükmetmiştir.
3-Defter ve belge isteme yazısının mali tatil içesine denk gelmesi halinde 15 günlük defter ve belge ibraz süresinin hesabında mali tatil hükümlerinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Aksi takdirde ilgili kişi hakkında defter ve belge ibraz etmemekten dolayı vergi suçu raporu düzenlenemeyeceği gibi ilgili hakkında bu süre geçmeden yapılan incelemelerde de yapılan tarhiyat hukuka aykırı hale gelecektir.
Yargıtay 21.Ceza Dairesi 16.01.2017 tarih ve 2016/ 1642 Esas- 2017 / 157 Karar sayılı ilamında bu hususa vurgu yaparak; 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1/1-4 maddesine göre; her yıl temmuz ayının biri ile yirmisi arasında mali tatil uygulanacağı ve mali tatil süresi içinde inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazının istenemeyeceğinin hükme bağlanması karşısında; 07.07.2009 tarihli istem yazısının mali tatile denk gelmesi nedeniyle atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmuş olmasının bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir.
4-5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (6) numaralı fıkrasında, "Malî tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten bu madde kapsamındaki kanuni ve idari süreler, malî tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu fıkra hükmüne göre, mali tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten kanuni ve idari süreler, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitiminde sona erecektir.
5-Dava açma süresi ve Vergi Usul Kanunundaki diğer süreler üzerinde etkisi bulunan Mali Tatil Hükümlerinin sürelerin hesaplanmasında dikkate alınması gerekmekte olup; aksi bir durumda ise yapılan işlemler hukuka aykırı hale gelecektir.
Vergi davasına bakan vergi avukatı olarak vergi avukatı kanalı ile açacağınız vergi davasında yukarıda açıkladığımız hususların gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Diğer Makaleler
- Dahilde İşleme İzin Belgesi Kapsamında İthal Edilen Eşyanın Yurt Dışı Edilmemesi Halinde, 4458 Sayılı Kanun Uyarınca İşlem Tesis Etmeye Yetkili İdarenin Giriş İşlemlerini Gerçekleştiren Gümrük İdaresi Olduğu Hakkında
- FİKRİ VE SANAT ESERLERİ İLE TELİF HAKLARINDAN ELDE EDİLEN GELİRLERİN VERGİLENDİRİLMESİNDE KAZANÇ İSTİSNASI
- VERGİ HUKUKUNDA İSPAT VE DELİL
- VARLIK BARIŞI
- Defter ve Belgelerin mücbir bir sebep olmaksızın incelemeye ibraz etmemenin hukuki sonuçları nelerdir
- YURT DIŞI HİZMET BORÇLANMASI
- KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİ
- İnceleme Sonuçlanıp Mükellefe Tarhiyat Yapıldıktan Mükelleften Teminat İstenemeyeceği Hakkında
- Altınşehir Adana Dergisi Röportajı - Sizin Hukuk Danışmanınız Var mı ?
- ÖDEME EMRİNE İTİRAZ NEDİR-ÖDEME EMRİNE İTİRAZ NEDENLERİ NELERDİR-ÖDEME EMRİNE İTİRAZDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR
- Sermaye Şirketi Ortak ve Kanuni Temsilcilerinin Vergi Borçlarına Karşı Sorumluluğu
- Tüzel Kişiliği Sone Ermiş Şirketin(Fesih-Tasfiye vb. haller) Tüzel Kişiliğinin Sona Ermesinden Önceki Dönemlerle İlgili Olsa Dahi Münfesih Şirket Adına Tarih Ve Ceza Kesme İşlemleri Tesis Edilemeyeceği
- POS CİHAZLARININ SATIŞ DIŞI AMAÇLARLA KULLANILMASININ VERGİSEL BOYUTU VE POS TEFECİLİĞİNİN HUKUKİ BOYUTU
- TAKDİR KOMİSYONU KARARLARININ HUKUKİ NİTELİĞİ
- VERGİ BORCU BULUNAN ŞİRKET HAKKINDA AMME ALACAĞININ TAHSİLİNİ SAĞLAMAK AMACIYLA TÜM TAKİP YOLLARI TÜKETİLMEDEN İLGİLİ KİŞİNİN KANUNİ TEMSİLCİ OLDUĞUNDAN BAHİSLE ADINA ÖDEME EMRİ DÜZENLENEMEYECEĞİ HAKKINDA
geri